ÜLKEMİZİN DAVOS’U
Başlangıçta bölgesel konu ve katılımcılar ile yola çıkan
UEZ bu sene küresel konu, konuşmacı ve katılımcıları ile 3. Kez Uludağ’da
gerçekleşti. Gündemden sıyrılıp geleceğin konuşulduğu 2 günde Uludağ’ın bol
oksijenli havasından da bolca istifade ettik.
Başbakan yard. Sn Ali Babacan, Maliye Bakanı Sn. Mehmet
Şimşek’inde katıldığı zirvede bir çok işadamı ve patron ile görüşme şansı
buldum.
Zirveden ve görüşmelerden edindiğim bilgileri kısa
başlıklar ile yazmaya çalışacağım.
İlk olarak ülkemiz adına sevindirici bir haber;
Türkiye G20 dönem başkanlığını 1 aralık 2014 ten itibaren
devralıyor olması.
Gelişmekte olan ülkeler küresel ekonominin lokomotifi
olacaklar. Türkiye’nin sosyal güvenlik
reformunu gerçekleştirebilen ender ülkelerden biri olması gurur verici bir
gelişme. Hatta gelir dağılımını en hızlı düzelten ülke ünvanına sahip olmuşuz.
Cari açıkta konusunda da güzel haberler var.
Kısa vadede mali disiplinin sağlanması ve bütçe açığının
düşük düzeyde kalması ve kamu borcunun %35 düzeyinde olması (net%15 ve TL ).
Çevre konusunda da, Jeotermal, biokütle, rüzgar ve güneş
enerji yatırımlarına öncelikler verilmesi gündemin önemli maddeleri olması. En
önemli güzellik te enerji verimliliğine yönelik yatırımların bölge
gözetmeksizin 5. Bölge teşvik kapsamına alınıyor olmasıdır.
Oturumları konularına göre ayıracak olursak:
AVRUPANIN GELECEĞİ
Birleşik Krallık büyükelçisi Türkiye’nin Davos’u olarak
değerlendirdiği zirvede Türkçe konuşmasıyla herkesin beğenisini topladı. Birleşik
Krallıkta yatırımların avantajlarından bahsederek kurumlar vergisi oranının
%20’ye çekileceğini müjdesini verdi.
Dünyanın merkezi olarak
Türkiye’nin kabul görülme nedeni olarak;, 3-4 saatlik uçuş ile Londra, Dubai,
Moskova, Brüksel gibi ticari ve siyasi birçok önemli başkente ulaşım
gösterildi.
AB merkez bankasının bankaların adeta röntgenini çekerek yaklaşın
130 Avrupa bankalarını denetlediği finans konusundaki önemli bir gelişme oldu.
Avrupa’da çıkmayan bir krizin en çok Avrupa ülkelerini
etkilediği, Avrupa siyasetinin ekonominin önünde yer aldığı, Türkiye’nin üyelik
sürecinin hızlanacağı beklentisi, Türkiye ile AB’nin ihtiyaçlarının
birbirlerine örtüştüğü, Euro’nun yoluna devam edeceği ve Türkiye’nin genç
nüfusu, güvenlik ve enerji koridoru olması AB için avantaj olması öne çıkan sonuçlar
oldu.
DİJİTAL ŞİRKET-YARININ ŞİRKETLERİ
Kobilerin ihracattaki paylarının%60 olmasına rağmen,
teknoloji ve altyapı yatırımlarının %15’te kalması önem verilmesi gereken bir
sonuçtu.
Çalışan mutluluğu konusunda;
Kültür ve değerlerin, İlerleme ve gelişme duygusunun, saygı
görmenin, sorumluluk almaya yöneltmenin ve Kutlama yönetiminin önemli olduğu
vurgulandı.
Teknolojik sunumların,
gençlerin ilgi ve istekleri ile uyumlu
olması şirketleri öne çıkaracak bir gerekçe olarak kabul edildi.
GLOBALLEŞEN TÜRK ŞİRKETLERİ
Türk şirketlerinin global marka olması uzun zamanlı bir
süreç olsa da yurtdışında var olan bir markayı satın almak bu süreyi
kısaltıyor.
Her şeyi yaparım demek milli zaafımız olarak yerini
koruyor.
2002 yılına kadar ülkenin imaj ve itibarının zayıf olması
Türk mallarının elde kalmasına yol açıyor olması da altı çizilen bir gerçekti.
Birçok işi Avrupa’dan öğrenmemize rağmen, onlara da Doğu
ve Asya pazarını öğrettiğimizin de altı çizildi.
Bankacılığın küresel hareketlerin hep merkezinde olduğu,
kendin yap ilkesinin ülkemizde geçerli olmadığı, küresel markaların yerel
krizlerden etkilenmediği ve gerekli fon akışının sağlayabildiği gerçeği de
görüşlerde kabul gördü.
TÜRKİYE’DE YATIRIM KONUSU
Türkiye’ye yatırımın temelinde yatırım teşvikleri, genç nüfus,
siyasi istikrarın olduğu vurgusu önemliydi.
2020’den itibaren faaliyete geçecek nükleer enerji
santrallerimizin yaklaşık 7 milyar$ enerji
faturamızdan düşüreceği projenin değerini ortaya koydu.
Türkiye’nin şuan Dünya yatırım ajansları birliği
başkanlığını yürüttüğü bilgisi de gurur verici bir haberdi.
Türkiye’de ki
tüketim piyasasının büyüklüğünün yabancı şirketlerin iştahlarını
kabarttığı, krizde ayakta kalan sektörlerin sanayi ve katma değeri yüksek üretim yapan sektörlerin olduğu da önemli
bilgiler oldu.
Yatırım için sektör seçiminde alt dalları ile yayılabilen
sektörlerin seçilmesi gerektiği vurgulandı. Otomotiv ve ICT gibi sektörler örnek olarak verildi.
Artık ülkemiz adına yapılan spekülatif risklerin ilgi görmediği
vurgulandı.
Sürdürülebilir yatırımlar için enerji üretimi ve
dağıtımının hayati önem taşıdığı, Türk şirketlerinin global marka olabilmeleri
için içeride de güçlü olmaları, şirketlerin teknoloji operasyonlarının finans
bölümünden bağımsız direk Ceo ya bağlı olması gerekliliği öne çıkan diğer
konular oldu.
BÜYÜME STRATEJİLERİ
Politik istikrarın şart olduğu ilk öne çıkan konu oldu.
Yüksek cari açığın tehdit olduğu kadar bazı fırsatları da
barındırdığı, bu fırsatların başında cari açığı kapatmaya yönelik katma değeri
yüksek mallar üretmenin geldiği, bunların birincisi enerji ikincisi de kimya
sektörünün olduğu önemli konular oldu.
GİRİŞİM 2023
Silikon vadisinde başarısızlıkların da değer gördüğü, yatırımcıların
başarısızlık yaşamış girişimcileri tercih ettiği dikkate alınacak bir konuydu.
Bankaların sadece kredi veren değil, yeni teknolojileri
ve gelişmeleri girişimciye anlatan bir kurum olması gerektiği dile getirilen
diğer bir konuydu.
TÜRKİYE SENARYOLARI
Yerli üretilen malların kullanılması markalarımızın globalleşmesine
olumlu etkileyeceği belirtildi.
Dış politikanın her zaman ekonomiye olumlu katkısı olmuş,
THY’nin Somali örneği çok anlamlıydı.
Dünyanın en büyük su kaynaklarının Afrika’da Sahra çölü
altında olduğunu duyunca şaşırmamak elde değildi.
Türkiye’nin büyümesinin devam etmesi, bankacılık
sektörünün sağlamlığı yatırımların gelmesinde etkili olmaya devam edecek olması
önmeliydi.
Ve bir gerçek:
Türkiye’nin her yıl 1 milyon eğitimli işgücüne iş ortamı
yaratabilmesi için %4,5 üzerinde büyümesi gerekiyor.
CHOBANI YOGHURT
Bir Türk girişimcini olan Hamdi Ulukaya’nın Kraft’tan
satın aldığı yoğurt fabrikasını bir dev haline getirmesi büyük bir başarı
hikayesiydi.
Hamdi Ulukaya;
Şirketlerin yazılı kurallar ile değil liderler ve
davranışlar ile yönetildiğini, insanın yeteneklerini iş yapmaya başladığında
keşfettiğini ve marka yaratmanın insan büyütmek gibi olduğunun altını çizdi.
MEHMET ŞİMŞEK
Maliye bakanımız son derece samimimi bir sunum gerçekleştirdi.
Siyasi istikrarın devam ettiğini,
Türkiye’nin performansının AB üzerinde olduğu,
Gelişmekte olan ülkeler için gelecek 10 yılın geçmiş 10
yıl kadar iyi geçmeyeceği,
AB’nin resesyondan çıkışının Türkiye’yi yukarı doğru
çıkaracağını,
Geleceği belirleyen etkenlerin kurum kalitesi, demografik
yapı ve verimliliğin olacağı,
Tahminlerin aksine Türkiye’de küresel yatırımcı sayısının
37000’e ulaştığını,
Yakın gelecekte gıda güvenliğinin önem kazanacağı ve
ülkemizin bu konuda avantajlı olacağı samimi bir yaklaşımla anlattı.
Edinimleri ve sonuçları ile dolu dolu bir zirveye
katılmış olmak gerçekten her yönüyle çok şeyler kazandırdı diyebilirim.
2015 zirvesi için mutlaka planlarınızı yapmanızı önemle
tavsiye ediyorum.
Mutlaka orada olun.
Bahsetmeden geçemem çok enerjik ve dinamik bir sunucumuz vardı. Sevgili Ece VAHAPOĞLU.