![]() |
KUŞAĞIMIZIN MOTİVASYONU
Trendler, kariyer planları, kişisel gelişim, sosyal medya, iş dünyası,
benim dünyam, senin dünyan.. derken şimdiki durak Yetenek yönetimi oldu.
Bunun da en önemli içeriği Motivasyon konusu, yani doyum veya güdü. Sizin
için ne anlamı varsa.
Bundan yıllar önce bunların hiç birisi yoktu. Biri hariç, motivasyon (doyum)
hep vardı aslında. Şekli, yeri, değeri, yöntemleri farklı ve aşamalıydı.
Farkedilmesi hep gelişimleri takip etti.
Çok değil 20. Yüzyılın başından beri kısa bir yolculuk yaparak günümüze
gelelim.
İşçi-İşveren ilişkisi her daim var olan bir ilişki. Çoğunluğu tarım ile
geçinen, yaşamını idame ettiren çalışanlar ve bunlara iş veren ,arazi sahipler.
Veya emek gerektiren sektörler.
MİDE
İş verenler, çalışanların doyumu için ne yapacaklarını biliyorlardı. O
zamanda (çalışanın) insanın en önemli doyumu Midesiydi. Karnının
doyması, cebinde geçimi için parası olması bir çalışanın en büyük
motivasyonuydu, yani doyumuydu.
Zaman ilerledikçe sanayileşme ile birlikte çalışanın da doyumu artmaya,
ihtiyacı farklılaşmaya başladı.. Sadece karınlarının ve ceplerinin doyumu
yetersiz kalmaya başladı.
KALP
İşverenler bu çalışanın (insanın) bir KALBİ olduğunu keşfettiler. Bu
kalplerinde motive edilmesi, doyuma ulaşması gerekiyordu. Bu nu da yakınlık
göstererek, sevgi göstererek, gönüllerini alarak motive etmeye başladılar.
Belli bir zaman sonra teknoloji için adımlar atıldı. Ürünler gelişmeye,
donanımlar artmaya ve hayatı kolaylaştırma çabaları başları. Tabi İşverenler de
bu gelişimin kaynağı çalışanlarının motivasyonu için arayışa devam
ettiler.
BEYİN
Çok zorlanmadan bu insanların fikirlerinin çıktığı beyni keşfettiler.
İnsanda (çalışanlarında) bir BEYİN vardı ve bunun da motive edilmesi
gerekiyordu. Bununda en etkin ve faydalı yolu düşüncelerine değer vermek,
fikirlerine yatırım yapmaktı.Çalışanlarının işletmelerine proje ve fikirleriyle
katlı yapabileceklerine inandılar.Yapanlar kısa sürede fark edildi. Bu
motivasyon baraberinde farklılaşmayı (inovasyonu) beraberinde
getirdi.
Bir tarafta da bu gelişmelerin gölgesinde büyüyen bir nesil vardı. Ve bu
nesil çalışma yaşına gelmişti. Bu nesil teknolojinin nimetleri ile
büyüyen bir nesildi.
Yani Y jenerasyonu.
İlk başta saydığımız terimler bir anda her tarafı sardı. Açıkçası işverenler
bu duruma biraz hazırlıksız yakalandı.
Bu neslin yapısı, yaşamları, ihtiyaçları, beklentileri, en önemlisi
Motivasyonu alışılagelmiş doyumlardan çok farklıydı.
Tabiki bunlarda insandı, mutlaka bunların da motive edilmesi gereken bir
yönleri vardı. Ama mevcut yöntemler bu neslin gerisinde kalıyordu.
Bir yanda bu nesli anlama çabaları, diğer yandan nasıl motive edilebilir
düşünceleri derken..
Birileri bunu keşfetti..
Bu nesli de bir insan olarak düşünüp, yaşamlarını, ihtiyaçlarını,
hedeflerini, hayallerini.. Kısacası resmin tamamına bakarsak cevabı
bulmamız çok zor değil.
RUH
İnsanda bir ruh olduğu ve bunun da motive edilmesi gerektiği keşfedildi.
Tabi bunu ilk keşfeden de medya oldu.
Peki bunu keşfeden işverenler nasıl yaptılar, nasıl motive ettiler?
İşin en önemli tarafı da burası. Bu insanların, bu neslin hayallerine
yatırım yaptılar.
Onların hayallerine, hedeflerine değer verdiler.
Onları dinlediler, hedeflerine ulaşmaları için yardımcı olacaklarına
inandırdılar, güvenlerini kazandılar. Bilinçlendirdiler.
Yeteneklerini keşfetmek için imkanlar sundular. Onları iyi anladılar ve
sabrettiler..
Böylece bu çalışan da işine heyecanını, enerjisini ve ruhunu katarak çalıştı
ve çalışıyor.
Kısacası:
Hayaline, hedeflerine yatırım yapılan bu insanlar kendilerine şunu diyorlar:
‘’Ben hayallerim için buradayım ve bu kurumda herkes idealimi
gerçekleştirmek için bana yardım ediyor. ‘’
Şimdi günümüzün klasik motivasyon araçlarını, yöntemlerini bir kenara
bırakıp biraz düşünün,
Bundan daha etkili bir Motivasyon ,
Bundan daha motive bir çalışan olabilir mi ?
Yüksel Erdoğan
yuksel@yukselerdogan.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder